MUĞNİ’L-MUHTAC

HAYVANIN VERDİĞİ ZARARIN TAZMİNİ

 

HAYVANLARIN VERDİĞİ ZARARLARIN TAZMİNİ

 

1. Bir kimse bir veya birden fazla atın yanında ise gece ya da gündüz o hayvanların telef ettiği can ve malı tazminle yükümlü olur.

 

2. Hayvan yola işese veya dışkısını bıraksa ve bu sebeple bir can ya da mal telef olsa tazmin gerekmez.

 

3. [Bir hayvana binen kişi] çamurda şiddetli bir şekilde atı koşturmak gibi normalde yapılmayan bir şeyden kaçınır. Buna aykırı hareket ederse bu fiilden doğan zararı tazminle yükümlü olur.

 

4. Bir kimse sırtında veya hayvan üzerinde odun taşırken bir binaya sürtünse ve bina yıkılsa onu tazmin eder.

 

5. Bir kimse çarşıya girdiğinde [yaptığı fiil sonucu] bir can veya mal telef olsa çarşıda bir kalabalık varsa onu tazminle yükümlü olur. Çarşıda bir kalabalık bulunmadığı halde bir kumaş yırtılmışsa onu tazminle yükümlü olmaz. Ancak gözleri görmeyen kimsenin elbisesi ile hayvana arkasını dönen kimsenin elbisesi hariç. Bu kişiyi uyarmak gerekir.

 

6. [Malı telef eden kişi] mal sahibi ihmalkar davranmamışsa tazminle yükümlü olur. Şayet elbiseyi yola koymak veya onu hayvanın basmasına maruz bırakmak gibi ihmalkar bir davranışta bulunmuşsa diğer şahıs tazminle yükümlü olmaz.

 

7. Hayvan tek başına ise ve ekin ya da başka bir şeyi gündüz vakti telef etmişse hayvan sahibi tazminle yükümlü olmaz. Gece vakti telef etmişse tazmin eder. Ancak hayvanı bağlama konusunda bir kusuru yoksa tazmin etmez. Yine ekin sahibi orada hazır bulunup da hayvanı uzaklaştırma konusunda gerekli çabayı harcamazsa hayvan sahibi tazmin etmez.

 

8. Ekin, kapısı bulunan bir bahçe içinde olup sahibi kapıyı açık bırakmışsa daha doğru görüşe göre hayvan sahibi yine tazminle yükümlü olmaz.

 

9. Bir kedi bir kuş veya yiyeceği telef etse bakılır: Şayet böyle bir şey yaptığı biliniyorsa daha doğru görüşe göre kedi bunu gece yapsın gündüz yapsın sahibi tazminle yükümlü olur. Aksi taktirde daha doğru görüşe göre tazminle yükümlü olmaz.

 

67. Bir kimsenin yanında bir veya birden fazla hayvan varsa, kendisi ister sahibi ister kiracısı, ister emanet alan, ister ödünç alan isterse gasp eden kişi olsun bu hayvanın ön veya arka ayaklarıyla ya da başka bir yeriyle gece veya gündüz can veya malı telef etmesi halinde onu tazminle yükümlü olur. Çünkü hayvan onun hakimiyeti altında olup kendisinin onu kontrol etmesi ve koruması gerekir. Ayrıca hayvan kişinin yanında olduğunda hayvanın fiili kişiye bağlanır, böyle olmadığında ise hayvanın kendisine bağlanır. Mesela bir köpeği sahibi ava gönderse ve hayvan da avı öldürse bu helal olur. Hayvan kendiliğinden giderse helal olmaz. Şu halde hayvanın öldürme ve yaralaması, onun yanındaki şahsın fiili gibidir. Kişi hayvanın ister önünde, ister ardında isterse üzerinde olsun fark etmez.

 

68. Şayet hayvanın önünde ve ardında onu sevk ve idare eden iki kişi varsa tazmin bu iki kişi arasında yarı yarıya olur.

 

69. Hayvanın önünde ve ardında onu sevk ve idare eden iki kişi ve bir de hayvana binen şahıs bulunsa tazmin yükümlülüğü yalnızca binen kişiye mi aittir, yoksa üç kişiye üçte bir şeklinde mi gerekli olur? Bu konuya ilişkin mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır. Tercihe şayan olanı -Ruyani ve başkalarının belirttiği üzere- ilk görüştür. Rafil'nin sözünden de bu sonuç çıkmaktadır. İbnü'l-Mukrl buIilu tek görüş olarak belirtmiştir.

 

70. Hayvana iki kişi binmiş olsa tazmin yükümlülüğü ikisine mi ait olur yoksa terkide olana değil de sadece önde oturana mı ait olur? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmakta olup birincisi daha doğrudur; çünkü hayvan, ikisinin elindedir.

 

Not:  Alimler bu konuda "can tazmini" ifadesini mutlak olarak kullandıklarında bu, -[yalartasına] tıpkı çukur kazmak veya taş koymak durumunda olduğu gibi- akıle üzerine gerekli olur. Rafii ve Nevevi bunu konunun sonunda Beğavi' den nakletmiş ve onaylamışlardır.

 

Nevevi'nin "hayvanla birlikte" ifadesinden şu anlaşılmaktadır:

"Hayvan kişinin elinden kurtularak bir şeyi telef etse kişi tazminle yükümlü olmaz." Bu doğrudur; çünkü hayvan onun elimden çıkmıştır.

 

"Bir kimse bir hayvanla birlikte bulunsa" şeklindeki ifade-ye itiraz olarak şu husus ileri sürülmüştür: Hayvan, kişi ile birlikte onun evinde bulunsa, bir insan o eve girse ve hayvan o kişiye çifte atsa . veya ısırsa [ve şahıs ölse] tazmin gerekmez. Nevevi "yolda" demiş olsaydı bu itiraz geçerli olmazdı.

 

NevevI'nin "cana ve mala" ifadesine harem bölgesinde avlanmak, ihramlı iken avlanmak ve harem bölgesinin otlarını koparmak itiraz olarak zikredilmiştir. Çünkü bunlar can ve malolmadığı halde hayvanın yanında bulunan kişi bunu tazmin eder. Bu itiraz şu şekilde reddedilmiştir: Bunlar, can ve mal dışında bir şey değildir. NevevI "insan" demediği için bu itiraz yersizdir.

 

NevevI'nin mutlak ifadesinin kapsamından bazı durumlar çıkarılır:

 

1. Yabancı bir şahıs, velinin izni olmaksızın hayvanın üzerine bir çocuk veya akıl hastasını bindirse ve hayvan da bir şey te!ef etse, tazmin yükümlülüğü yabancı şahıs üzerine gerekli olur.

 

2. Bir kimse hayvana bindikten sonra bir kimse -Beğavl'nin koyduğu kayda göre binen şahsın izni olmaksızın- hayvanı dürtse ve hayvan da çifte atsa ve bir şey telef etse tazmin yükümlülüğü hayvanı dürten kişiye ait olur. [Zayıf] bir görüşe göre ikisine ait olur. Şayet hayvana binen kişi hayvanın dürtülmesine izin vermişse tazmin yükümlülüğü ikisine ait olur.

 

3. Hayvan, kişinin kontrolünden çıksa, bir insan hayvanın karşısına çıkıp onu geri döndürse ve hayvan da giderken bir şeyi telef etse, onu geri döndüren kişi tazminle yükümlü olur.

 

4. Hayvan ölü halde düşse ve bir şeyi telef etse hayvan sahibi herhangi bir şey tazmin etmez. Aynı şekilde kişi ölerek bir şeyin üzerine düşüp telef etse tazminle yükümlü olmaz.

 

Zerkeşi şöyle demiştir: Kişinin hastalanarak veya şiddetli rüzgar gibi başka bir sebeple düşmesi de ölerek düşmesine kıyas edilmelidir.

 

5. Hayvana binen kişi onu kontrol edemese, hayvan gemini ısırsa, kişi de hayvanın başına binse onun telef ettiği şeyi tazminle yükümlü olur mu? Bu konuda İmam Şafii'ye ait iki görüş bulunmaktadır.

 

Rafil'nin eş-Şerhu'l-kebir'de "hayvana binen iki kişinin çarpışması" meselesinde zikrettiği hüküm tazmin yönünün tercih edilmesini gerektirmektedir. Bulkini ve başkalan buna dikkat çekmiştir.

 

6. Hayvanın yanında çoban olsa, rüzgar esip gündüz vakti hava kararsa, hayvanlar dağılarak bir ekine dalsalar ve onu telef etseler daha güçlü görüşe göre çoban tazminle yükümlü olmaz; çünkü hayvanlar onun kontrolünden çıkmıştır. Bu tıpkı kişinin devesinin serkeşlik etmesi veya atının elinden kaçarak bir şeyi telef etmesine benzer. Ancak çoban uyur da koyunlar etrafa dağılırsa çoban tazminle yükümlü olur.

 

Bir çocuk veya yetişkin, bir kimsenin hayvanına onun izni olmaksızın binse, hayvan onun kontrolünden çıkarak bir şey telef etse binen kişi tazminle yükümlü olur. Cüveyni şöyle demiştir: "Bir kimse zor zaptedilen bir hayvana çarşıda binse veya katar halinde olmayan develeri çarşıda sevk etse hayvanların telef ettiği şeyi tazminle yükümlü olur, çünkü bu konuda kusurlu davranmıştır. "

 

Bir ölü şişse ve onun sebebiyle bir şey kırılsa ölen şahıs [bunu geriye kalan terikesinden] tazmin etmez. Ancak çocuk bir şeyin üzerine düşse tazminle yükümlü olur; çünkü ölünün aksine çocuğun bir fiili söz konusudur.

 

71. Hayvan -durmaktayken bile olsa- yola işese veya dışkısmı bıraksa ve bu sebeple bir can veya mal telef olsa tazmin söz konusu olmaz; çünkü yolda mutlaka bunlar bulunur. Yolu bundan engellemenin bir yolu yoktur.

 

Not:  Burada "tazmin yoktur" şeklinde tek görüş olarak belirttiği mesele eş-Şerhu'l-kebir ve Ravdatü't-talibin'de de böyledir. Ancak Rafii ve Nevevi, hac konusunda buna aykın olarak tazminin söz konusu olacağını tek görüş olarak belirtmişler, İmam Şafii de bunu el-Ümm'de açık olarak belirtmiştir. Çünkü yoldan yararlanmak, sonunun salim olması şartına bağlıdır.

Bu, yola evin yanını veya balkonunu çıkarmak gibidir. Bu, alimlerin esas aldığı görüştür.

İlki ise Cüveyni'nin ihtimalolarak belirttiği görüştür. Zira o "taş koymak" konusunda şunu nakletmiştir: "Bir hayvan ile birlikte olan kişi o hayvanın yola işemesi sonucunda meydana gelen telefi tazmin etmekle yükümlüdür." Cüveyni bu ihtimali burada da esas almış ve tek görüş olarak zikretmiş, Gazali, Rafii ve başkalan da bu konuda kendisine tabi olmuştur.

Ezrai şöyle demiştir: "Nevevi'nin, CüveynI'ye tabi olarak burada tek görüş olarak belirttiği hususun bir delile dayandığı inkar edilemezse de mezhebe ait olan görüş [başka türlü] nakledilmiştir."

 

İşte bu sebeple Bulkini şöyle demiştir: "Hayvanın, mutad olan bir koşu esnasında telef ettiği şeyin tazmin edilmemesi CüveynI' nin kendi çıkanmıolup bu görüşünü bahsedilen ihtimale dayandırmıştır. Mezhepte esas alınan rivayete kıyas edildiğinde ise tazmin edilmesi gerekir. İmam ŞafiI' nin açık ifadeleri ve alimlerimizin görüşleri bunu gerektirmektedir."

 

Yolda [hayvanın işemesi veya büyük tuvaletini yapması sebebiyle] gerekli olan tazmin, yoldan gelip geçen kişinin o idrar ve dışkıya kasten basmadığında olur. Şayet kişi kasten hayvanın dışkısı veya idrannın olduğu yerde yürür de telef olursa Rafii'nin o bölümde belirttiği üzere tazmin söz konusu olmaz.

 

Nevevi "yol" ifadesi ile bunun kişinin kendi mülkünde gerçekleşmesi durumunu dışanda bırakmış olup İmam Şafii'nin Muhtasaru'I-Müzenl'de belirtilen ifadesine göre tazmin söz konusu olmaz. Rafiı bunu "diyeti gerektiren durumlar" bölümünde zikretmiştir.

 

72. Hayvana binen kişi, çamurda hızlı at koşturmak gibi normalolmayan davranışlardan kaçınmalıdır. Şayet buna aykırı hareket ederse, haksız bir fiilde bulunmuş olacağı için bu hareketinden doğan zararı tazminle yükümlü olur.

 

73. el-Basıt adlı eserde işaret edildiğine göre insanların toplu halde bulunduğu yerde atını hızla koşturmak da çamurda iken koşturmak gibidir.

 

74. Nevevi, "hızlı bir şekilde koşturmak" ifadesiyle normal şekilde yürümeyi dışarıda bırakmış olup bu sebeple meydana gelen bir zararı tazmin etmez.

 

75. Kişi atını normal bir şekilde koştursa ve atın koşması esnasında yerden taş fırlayarak bir insanın gözüne gelse ata binen kişi bunu tazminle yükümlü değildir.

 

Ezrai şöyle demiştir: "Zahir olan bu ayrımın Cüveyn!'nin yöntemine göre yapılmış olmasıdır. Çoğunluğun yöntemi esas alındığında .ise her iki durumda da kişi tazminle yükümlü olur."

 

Bulkın!' den de bunun benzeri ifade {yukarıda] geçmişti.

 

Not:  Nevevi'nin "normalolmayan" ifadesinden şu sonuç çıkar: Koyunlan sevk eden kimse, koyunların telef olması durumunda herhangi bir şey ödemez; çünkü bu mutaddır. Bu, İbn Kecc'in deve ve sığır konusunda değil koyun konusunda naklettiği. bir görüştür. Meşhur görüşe göre ise Rafifnin dediği gibi herhangi bir hayvan arasında ayrım yapmadan bütün hayvanlar konusunda aynı hükmü geçerli görmektir.

 

76. Bir kimse sırtında veya hayvanının üzerinde gece veya gündüz vakti odun taşırken gece veya gündüz vakti bir binaya sürtünse ve bu sürtünme sonucunda bina düşse onu tazminle yükümlü olur; çünkü telef onun fiili veya ona ni sp et edilen hayvanın fiili sebebiyle gerçekleşmiştir.

 

Not:  Yıkılmayı hak etmiş olan bir bina söz konusu olur ve yıkılma sonucunda binanın malzemesinden herhangi bir şey telef olmamış olursa o zaman bu hüküm yukarıdaki hükümden istisna edilir. Bunu Ezrai söylemiştir. Zerkeşi şöyle demiştir: "Alimlerin ifadesinden anlaşıldığına göre bu mesele, kişinin elindeki odunun binaya çarpar çarpmaz düşmesi durumu ile ilgilidir. Kişinin elindeki ,odunu duvara yasladıktan bir süre sonra duvar çökerse tazmin söz konusu olmaz." Duvarın düşmesi bu fiile nispet edilemiyorsa bu ıgörüş yerindedir.

 

77. Kişi elindeki odunla çarşıya girse ve bu sebeple bir can ya da mal telef olsa bakılır:

 

> Çarşı kalabalık ise şahıs tazminle yükümlü olur. Odun taşıyan kişi ister önünü dönmüş ister arkasını dönmüş olsun fark etmez. Çünkü çarşıya normalolmayan bir şey ile girmiştir.

 

> Çarşıda kalabalık yok ise ve elindeki odun mesela bir elbiseye takılarak onu yırtarsa tazminle yükümlü olmaz; çünkü burada elbise sahibi kusurludur. Zira onun odun taşıyan kimseden uzak durması gerekirdi. Ancak önünü dönmüş bile olsa gözleri görmeyen bir kimsenin elbisesi telef olursa veya hayvana arkasını dönmüş kimsenin elbisesi telef olursa bu kişilerin uyarılması gerekli olur. Şayet uyarmazsa, ihmali sebebiyle tazminle yükümlü olur. Uyardığı halde ve diğer şahsın kaçınması mümkün olduğu halde kaçınmazsa tazmin olmaz.

 

Beğavi ve başkaları kişinin uyarmadığı duruma diğer şahsın sağır olmasını da eklemiştir.

 

Nevevi'nin belirttiğine göre göz iltihabı vb. bir sebeple gözünü bağlamış olan kişi de gözü kör olan gibi değerlendirilir.

 

Not:  Elbisenin tümünün tazmin edileceği durum, elbise sahibinin elbiseyi çekmediği durumdur. Şayet elbise oduna takıldığında elbise sahibi elbisesini çekerse veya hayvan çekerse hayvan sahibi tazminin yarısını öder. Bu, arkada olan kişinin öndekinin ayakkabısına basması sonucunda onun ayakkabısının kopmasına benzer. Bu durumda tazminin yarısı gerekli olur. Çünkü ayakkabı hem arkadakinin hem de onun dışındaki bir şahsın fiiliyle kopmuştur. Rafii şöyle demiştir: "Burada şunu söylemek gerekir: Şayet öndeki şahsın ayakkabısının arka kısmı yırtılırsa arkadaki şahsın tazmin etmesi gerekir. Ön tarafı yırtılırsa arkadaki şahıs tazminle yükümlü olmaz."

 

Kişi, çarşının kalabalık olmadığı bir zamanda çarşıya girse ve çarşının ortasından yürüse, sonradan bir kalabalık oluşsa, ZerkeşI'nin belirttiği üzere uygun olan, bu durumu kalabalığın olmadığı durum gibi değerlendirmektir; çünkü kişinin kusuru söz konusu değıidir. Bu şuna benzer: Kişi malı bir evdeki delikten çıkardıktan sonra bir rüzgar meydana gelse [ve malı tamamen evin dışına atsa] kişinin eli kesilmez. Ancak kişi malı esen rüzgarın önüne bırakırsa o zaman eli kesilir.

 

Cüveyni, Gazalı ve başkaları gözü gören ve ileri doğru giden kişiyiyi "yan dönmüş halde olursa" ekinde kayıtlamışlardır. Bu şunu gerektirir: Kişi darlık sebebiyle veya yan sokak bulunmaması sebebiyle bunu yapamazsa tazminle yükümlü olur. Çünkü bu da kalabalık gibidir. Zerkeşi buna dikkat çekmiştir.

 

78. Hayvan sahibi, hayvanın telef ettiği şeyi ancak ve ancak mal sahibi kusurlu bir davranışta bulunmamışsa tazmin eder. Şayet mal sahibi kusurlu davranmışsa, örneğin malı yolun ortasına bırakmış veya hayvanın önüne sunmuşsa hayvan sahibi tazminle yükümlü olmaz; çünkü mal sahibinin kendisi malını zayi etmiştir. Kaffal fetvalarında şu durumu da böyle değerlendirmiştir: "Mal sahibi yolun bir yönünde, odun taşıyan eşek diğer yönünde yürürken eşeğin bulunduğu yöne gitmiş ve eşi geçmek isterken elbise oduna takılarak yırtılmıştır. Bu durumda eşeği sevk eden kişi tazminle yükümlü olmaz; çünkü elbisenin sahibi eşeği sollamaya çalışırken oduna karşı kusurlu harekette bulunmuştur."

 

79. Nevevi'nin yukarıda geçen "yanında hayvan bulunan kişi" ifadesinin mukabili olarak şu hüküm zikredilmiştir:

 

Hayvan tek olup ekin veya başka bir şeyi gündüz vakti telef etmişse hayvan sahibi tazminle yükümlü olmaz, geceleyin telef etmişse tazmin eder; çünkü gece vakti hayvanı salma konusunda ihmalkar davranmıştır. Gündüz vakti hayvam salması ise böyle değildir. Bunun delili konuyla ilgili Ebu Davud ve başkalarının rivayet ettiği sahih hadistir.(Ebu Davud, İcare, 3569)

Bu, ekin vb. şeylerin gündüz vakti korunması, hayvanın ise gece vakti korunması konusundaki adete uygundur.

 

80. Bir belde halkının hayvanlarını gündüz vakti değil gece vakti salma veya ekinlerini gündüz vakti' değil gece vakti koruma altında tutma şeklinde adeti olsa o zaman hüküm tam tersi olur ve bu durumda hayvanı salan kimse hayvanın gece vakti değil gündüz vakti itlaf ettiği şeyleri tazmin eder. Bu konuda hadisin gerekçesi ve örf esas alınır. Bu gerekçeden anlaşılacağı, Bulkınl'nin açıkladığı şu husus anlaşılır: Hayvanlan gece-gündüz koruma adeti varsa hayvanı salan kişi onun telef ettiği şeyi mutlak olarak tazmin eder.

 

Not:  "Gündüz vakti hayvanın telef ettiği mallar tazmine tabi değildir" hükmünden şu durumlar istisna edilir.

 

1. Kişi bir hayvanı caddede kapısına veya başka bir yere bağlasa ve hayvan bir şey telef etse -doğru olan ve İmam Şafii tarafından açıkça ifade edilen görüşe göre- yol geniş olsa bile kişi mutlak olarak tazminle yükümlü olur. Çünkü yoldan yararlanmak, tıpkı evin bir kenarını yola çıkarma meselesinde olduğu gibi gelip geçenlerin bir zarar görmemesine bağlıdır. Şayet kişi devlet başkanınm. emriyle hayvanı geniş bir yere bağlamışsa o zaman tazminle yükümlü olmaz. Bu, kişinin kendi maslahatı için geniş alanda çukur kazması gibidir. Bunu Kadı Hüseyin ve Beğavi söylemiştir.

 

2. Odaklar, ekin tarlalarının ortasında ise ve hayvanlar su arığının etrafındaki bölgede otlanıyorsa mezhepte meşhur rivayete göre kişi hayvanlarını çobansız olarak gönderdiğinde onların telef ettiği şeyi tazminle yükümlü olur; çünkü böyle durumlarda hayvanların çobanla gönderilmesi adettendir.

 

3. Kişi hayvanı kendi tarlasından çıkarıp başkasının tarlasına soksa ve hayvan da o ekinleri telef etse btmu yapan kişi tazminle yükümlü olur. Çünkü kişi başkasının malını tehlikeye atarak kendi malını koruma hakkına sahip değildir. Şayet bundan başka bir şey yapma imkanı olmazsa, mesela kişinin ekin tarlaları başkalarının tarlaları ile kuşatılmış ise ve hayvanı kendi tarlasından çıkarmak ancak ve ancak başkasının tarlasına sokmakla oluyorsa hayvanı kendi ekinlerinin içinde bırakır, hayvanın telef ettiği ekinleri de hayvan sahibi tazmin eder.

 

4. Kişi hayvanını şehir içinde salmış olsa ve hayvan bir şey telef etse, adete aykırı davrandığı için mutlak olarak tazminle yükümlü olur.

 

5. Hayvan sürüsü gündüz vakti çok olsa ve ekin sahipleri ekinlerini koruyamayacak durumda olsa MaverdI bu durumda mezhep içinde iki görüş bulunduğunu nakletmiştir.

Bulkini bu iki görüş içinden hayvan sahiplerinin tazminle yükümlü olması görüşünü tercih etmiştir; çünkü bu, adetin dışına çıkmaktır. Daha doğru görüşe göre dikkate alınan şey budur.

 

6. Kişi hayvanını gasp edilmiş bir bölgeye gönderse, hayvan da bu-

radan başka yere doğru gitse ve bir şeyleri telef etse vakit gündüz bile olsa gönderen kişi tazminle yükümlü olur. Bunu Bulkini söylemiş ve buna, Kadı Hüseyin'in şu sözünü delilolarak getirmiştir: "Kişi hayvanı başkasının mülkünde başıboş bıraktığında ister gece ister gündüz olsun hayvanın verdiği zarar tazmine tabidir; çünkü kişi hayvanı salmakla haksız bir iş yapmıştır."

 

7. Kişi emanet olan hayvanı salsa ve hayvan -isterse gündüz vakti olsun- bir şey telef etse hayvanı salan kişi -hayvanın yanında onu koruyan bir işçi yoksa- tazminle yükümlü olur.

 

8. Bir kimse hayvanlarım muhafaza etsin diye bir işçi tutsa, hayvanlar gece ya da gündüz vakti ekinleri telef etse, Rafifnin, Beğavı'nin fetvalarından naklettiğine göre tazmin yükümlülüğü işçi üzerinedir. Rafii bunun gerekçesini şu şekilde açıklamıştır: "İşçi, hayvanları her iki vakitte de korumakla yükümlüdür." Rafiı daha sonra şöyle demiştir:

"Bu, üzerinde tevakkuf edilecek bir husustur. Burada şunun söylenmesi daha uygundur: İşçi, hayvanları sahiplerinin koruduğu gibi korumakla yükümlüdür."

 

Nevevi, Ravdatü't-talibin'de şöyle demiştir: Hayvan gündüz vakti bir şey telef ettiğinde işçi ve emanet alan kişinin tazminle yükümlü olmaması gerekir; çünkü ekin sahibinin ekinini gündüz vakti koruması gerekir. İşiçinin kusuru yalmzca hayvan sahibinin onu tazminle yükümlü kılmasında etkili olur.

 

Tazminin gerekli olduğu durumda bu, hayvan sahibi üzerine gereklidir. Cüveyni şöyle demiştir: "Alimler kölenin varlığına tazminatı bağladıkları halde burada tazmini hayvanların kendisi üzerine bağlamamışlardır; çünkü hayvanların telef ettiği mallar konusunda tazmin yükümlülüğü, hayvan sahibinin kusuruna bağlamr. Oysa köle zimmet sahibi olup [yaptığı fiilin sorumluluğunu] kendisi üstlenmektedir."

 

Hayvanlar içinden güvercin vb. kuşlar istisna edilir, onlar herhangi bir şey telef ettiğinde mutlak olarak tazmin sorumluluğu söz konusu değildir. Rafii bunu eş-Şerhu'l-kebir'de İbnü's-Sabbağ'dan nakletmiş ve "adet olan onları salmaktır" şeklinde gerekçelendirmiştir. Bal ansı da bunun kapsamına girer. Bulkini bir insana ait olan bal arılarının bir deveyi öldürmesi meselesinde tazminin gerekli olmadığına hükmetmiş ve gerekçeyi şu şekilde belirtmiştir: "Arıların sahibinin bunları zaptetmesi mümkün olmadığından deve sahibi kusurlu davranmıştır. "

 

81. Nevevi "hayvan sahipleri hayvanların geceleyin verdiği zararı tazmin ederler" hükmünden şu durumu istisna etmiştir: "Ancak hayvan sahibi hayvanı geceleyin bağlama konusunda kusurlu davranmamışsa tazminle yükümlü olmaz. Yani sağlam bir şekilde bağladığı halde bağ çözülse, kapıyı kapattığı halde bir hırsız kapıyı açsa, duvar yıkılarak hayvan geceleyin dışarı çıksa ve bir kimsenin ekinini telef etse hayvan sahibinin bir kusuru olmadığı için tazminle yükümlü olmaz. Yine hayvanı geceleyin eve döndürme konusunda adetin bulunmadığı uzak bir yerde hayvanı bıraksa Bulkın!' nin Darimı ve Kadı Hüseyin'den naklettiğine göre tazmin söz konusu olmaz.

 

82. Kişi hayvanı bağlama konusunda ihmalkar davranmış ol-

makla birlikte ekin sahibi orada hazır bulunduğu halde hayvanı def

etme konusunda gereken çabayı göstermemiş ve hayvan ekini telef etmişse -Nevevi'nin sözünden bu durumda tazminin söz konusu olmadığı konusunda ittifak olduğu anlaşılsa da- doğru görüşe göre kişi tazminle yükümlü olur; çünkü kusurlu davranmıştır. Şayet kişinin tarlası başkalarının tarlaları ile kuşatılmış durumda olup hayvanı dışarı çıkarması ancak diğer tarlalara sokarak oluyor ise başkasının malına zarar vererek kendi malını koruması caiz olmaz. Bu durumda daha önce işaret edildiği üzere sabreder ve hayvanın sahibi zararı tazmin eder.

 

83. Kişinin ekini, etrafı çevrili bir yerin içinde olsa ve oranın sahibi kapısını açık bırakmış olsa [bir hayvan buraya girip ekinlere zarar verdiğinde hayvan sahibi tazminle yükümlü olur mu? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Daha doğru görüşe göre -geceleyin bile hayvan girmiş olsa- hayvan sahibi tazminle yükümlü olmaz; çünkü tarla sahibi kapısını kapatmamakla kusurlu davranmıştır.

 

İkinci görüş

 

Hayvan sahibi hayvanı geceleyin bağlı tutma konusundaki adete aykırı davrandığı için tazminle yükümlü olur.

 

Bazı ayrıntılar

 

Rüzgar kişinin mekanına başka birinin elbisesini fırlatsa ve o kişi de bu elbiseyi fırlatsa, yapması gereken şeyi [yani korumayı] yapmadığı için tazminle yükümlü olur. Onun yapması gereken şey elbiseyi sahibine -velev ki sahibinin vekiline olsun- vermektir. Şayet sahibini bulamazsa hakime teslim eder.

 

Bir kimsenin hayvanı kişinin mülküne girse onu sahibine geri vermesi gerekir. Ancak sahibi hayvanı başıboş bırakmışsa alimlerin daha önceki meselede "kişinin tarlasının etrafında başkasına ait ekinler yoksa tarlasına giren hayvanı dışarı çıkarır" şeklindeki ifadeleri "hayvanın sahibi hayvanını başıboş salmışsa" şeklinde yorumlanır. Şayet hayvan sahibi hayvanı salmamışsa hayvanı çıkaran kişi tazminle yükümlü olur; çünkü yapması gereken şey hayvanı sahibine teslim etmektir. Sahibini bulamazsa hakime teslim eder.

 

Bir kimsenin damından düşmek üzere olan bir şey kişinin mülküne düşerken kişi havada iken onu itse ve o şey kendi mülkünün dışına düşse Beğavl'nin fetvalarında söylediği üzere bu kişi tazminle yükümlü olmaz.

 

Bir kimse ekinleri arasına dalmış olan hayvanı, tıpkı saldırgan hayvanı def eder gibi uzaklaştırabilir. Şayet hayvan ondan uzaklaşırsa ekin sahibinin onu kendi mülkünden çıkarma hakkı yoktur. Çünkü hayvanın bulunduğu mekanda kalması her ne kadar mülk sahibine zarar veriyorsa da bu durum başkasının malını zayi etme hakkı vermez.

 

Bir hayvan bir kimsenin mülküne girse ve o kişiye çifte atarak öldürse bu fiil, tazminin gerekli olup olmaması açısından hayvanın ekinleri telef etmesi gibidir. Bu yüzden fiilin gece veya gündüz olması arasında ayrım yapılır.

 

Kişi eşyasını açık alanda bir kimsenin atı üzerinde onun izni olmaksızın taşısa, daha sonra ortadan kaybolsa, bir başka kişi hayvanın üzerindeki yükü onun üzerinden atsa veya bir kimse hayvanını başkasının ekininin içine onun izni olmaksızın soksa ve ekin sahibi de hayvanı ekininin içinden ihtiyaç miktarından daha fazla bir şekilde çıkarsa, bunu yapan kimse hayvan sahibine hayvanın değerini tazmin etmekle yükümlü olur mu? Bu konuda iki görüş bulunmakta olup daha uygun olanına göre hayvan sahibi haksız fiil yaptığından tazmin söz konusu olmaz. Sonrakilerden bir alim ise ikinci görüşün daha uygun olduğunu söylemiştir ki bu da hayvanın tazmin edilmesi görüşüdür. Çünkü hayvana bunu yapan

kişi onu zayi etmekle haksız bir fiil yapmıştır.

 

84. Bir kedi; kuş, yiyecek veya başka bir şeyi telef etse [iki durum söz konusudur:]

 

Birinci durum

 

Kedinin [sürekli] böyle bir şey yaptığı biliniyorsa [kedinin sahibi tazminle yükümlü olur mu?]

 

Birinci görüş

 

Daha doğru görüşe göre kedinin sahibi telef olan malı telef geceleyin olsun gündüz vakti olsun tazminle yükümlü olur. Nitekim saldırgan köpeğin sahibi de köpeği serbest bıraktığında onun telef ettiği şeyi tazminle yükümlü olur. Çünkü bu gibi hayvanların bağlanması ve kötülük yapmasının engellenmesi gerekir. Hayvanları ısırıp telef ettiği bilinen deve ve eşek gibi saldırgan hayvanların da aynı şekilde bağlanması gerekir.

 

İkinci görüş

 

Gece olsun gündüz olsun hayvanın sahibi tazminle yükümlü olmaz; çünkü adete göre bu hayvanlar bağlanmaz. Bu gerekçeden şu sonuç çıkar: Şayet telef eden hayvan, adeten bağlanan bir hayvan olduğu halde sahibi onu bağlamayı terk ederse onun telef ettiği şeyi kesinlikle tazmin eder. Istahrı bunu açık olarak ifade etmiştir.

 

Burada kastedilen şey, hayvanın sahibinin hayvanda böyle bir . özelliğin olduğunu bilmesidir. Zira o, bunu bildiği halde onu salıyorsa ihmalkar davranmış olur.

 

İkinci durum

 

Kedinin belirtilen şeyleri telef ettiği bilinmiyorsa [sahibi onun telef ettiği şeyleri tazmin eder mi? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır: ]

 

Birinci görüş

 

Daha doğru görüşe göre tazminle yükümlü olmaz; çünkü adete göre yiyecek maddeleri kediden korunur, kedi bağlanmaz.

 

İkinci görüş

 

Tıpkı atın durumunda olduğu gibi sahibi gece vakti gerçekleşen telefi tazmin eder, gündüz vakti gerçekleşeni tazmin etmez.

 

85. Kedi güvercin vb. bir şeye saldırdığında onu def ederken ölmüş olsa, saldırganlığı sebebiyle onun için herhangi bir şey ödenmez.

 

86. Kedi bir güvercini sağ olarak kapsa, hayvanı bıraksın diye kulağını çekmek ve ağzına vurmak caiz olur. Bu hayvan, tıpkı diğer saldırgan hayvanlarda olduğu gibi en hafif tedbirlerden başlayarak def edilir.

 

87. Kedi bozguncu ve saldırgan bir hale dönüşse sakin olduğu bir zamanda onu öldürmek caiz olur mu? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır.

 

Birinci görüş

 

Daha doğru olan ve Kaffal tarafından kabul edilen görüşe göre caiz olmaz. Çünkü kedinin saldırganlığı arızi bir durum olup bundan korunması kolaydır.

 

İkinci görüş

 

Kadı Hüseyin bu hayvanlan [harem bölgesinde bile olsa] öldürülmelerine izin verilen beş hayvana kıyas ederek sakin olduğu sırada öldürmeye cevaz vermiştir. Bu, hayvandan kötülüğün ortaya çıktığı ana özgü değildir.

 

Bu hayvan üzerinde mülkiyet söz konusu olmadığı gibi zilyetlik ve ihtisasın da bir etkisi yoktur.

 

Not:  Alimler adetin zabtı konusundan bahsetmemişlerdir. Demirı şöyle demiştir: "Bana göre bir köpeğin iki veya üç defa avı sahibi için tutması ;ile onun eğitimli hale gelip gelmediği ve bununla adetin sabit olup -olmadığı konusundaki görüş aynlığı burada da geçerlidir."

 

Son .Hükümler

 

Başıboş bırakilmış bir inek bir şahsın mülküne girse, şahıs ineği çıkmaasının zor olacağı bir yerden çıkarsa ve hayvan telef olsa onu tazminle yükümlü olur.

Bir kimse kendi mülkünde olan bir ağacı kesmek üzere ona vursa ve bu ağaç düştügÜnde, durumdan habersiz olan bir kişinin üzerine düşeceğini bildiği halde o kişiye bunu bildirmese, ağaç o kişinin mzerine düşerek onu telef etse, ağacı kesen kişi -ölen şahıs em.ın mülküne izinsiz girmiş olsa bile- onu[n hür ise diyetini köle ise Kıymetini] tazmiille yükümlü olur. Kesen kişi bu durumu bilmiyorsa veya bilmekle birlikte diğer şahıs da bunu biliyorsa, yahut diğer şahıs bilmese bile kesen kişi ona bildirmişse yahut her ikisi de bilmiyorsa, ortada bir kusur olmadığı için ağacı kesen kişi tazminle yükümlü olmaz.

 

Bir kimse başkasının hayvanının bağını çözse o hayvanın telef edeceği şeyleri tazmin etmez. Bu, bir kimsenin malının koruma altında olduğu yeri delmesine ve bir başkasının da o malı almasına benzer.

 

Kaffal'a, seslerini dinlemek vb. işler için kuşların kafeslerde hapsedilmesinin hükmü soruldu. O, sahibinin hayvanın ihtiyaç duyduğu şekilde bakım yapması halinde bunun caiz olduğunu, çünkü onun bağlanan hayvan gibi olduğunu söylemiştir.

 

Kişinin evinde saldırgan. bir köpek veya serkeş bir at bulunsa, bir şahıs eve sahibinin izniyle girse, ev sahibi durumu bu şahsa bildirmese ve köpek şahsı ısırsa veya at, şahsa çifte atsa [şahsın ölmesi halinde ev sahibi] tazminle yükümlü olur. Eve giren kişi gözleri gören bir kimse ise veya eve izinsiz girmişse yahut ev sahibi durumu kendisine bildirmişse [hayvanın fiili sonucu giren şahsın ölmesi halinde ev sahibi] tazminle yükümlü olmaz; çünkü eve giren kişi kendi ölümüne sebebiyet vermiştir.

 

Ödünç alınan veya satın alınıp da teslim alınmamış olan bir at, mesela sahibinin ekinini telef etse ödünç alan veya 'satan kişi tazminle yükümlü olur; çünkü at bu ikisinin elindedir. Şayet bu ikisi dışında birinin mülkünü telef ederse bakılır: Ekin satıcıya ait ise -velev ki satım betleli olarlilk ,verilmiş olsun- tazmin etmez. Çünkü o kendi mülkünü telef etmiş  böylece ilgili bölümde geçtiği üzere satım bedeilini tahsil etmiştir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

SİYER: GİRİŞ